- Mike Pompeo, 1 Ekim 2019’da Vatikan’daki sempozyumda « özgür toplumlarda insanlık onuru ve inanç » başlıklı bir bildiri sunarken.
Hayalet (stealth) F-35 avcı uçağı kendini sadece radarda değil, ama politikada da görünmez kılıyor: ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Roma’daki görüşmelerine ilişkin basın bültenlerinde, buna ilişkin tek satır göremiyoruz. Öte yandan Corriere della Sera, Pompeo’nun İtalya’dan satın aldığı avcı uçaklarına ilişkin kalan borçlarını ödemesini ve daha sonraki satın alım için sipariş emrini serbest bırakmasını istedi. Başbakan Giuseppe Conte, kendisine « anlaşmalarımıza sadık kalacağımız » güvencesini aldı.
İtalya, ABD’nin Lockheed Martin şirketinden bugüne kadar 13’ünün « parası tamamen ödenmiş » olan 14 adet F-35 avcı uçağı satın aldı. Bu konuya ilişkin ayrıntılı bilgi, 2022’ye kadar gerçekleşecek diğer alımlarla birlikte toplam sayının 28 avcı uçağına ulaşacağını duyuran dönemin Savunma Bakanı Elisabetta Trenta (M5S) tarafından geçtiğimiz 3 Haziran’da Senato’ya verildi. İtalya, yaklaşık 14 milyar Euro’luk tahmini bedelle bu uçaktan 90 adet satın alma taahhüdünde bulundu. Bu masrafa, Lockheed Martin’in kullanım hakkını koruduğu, avcı uçağının software’nin (operasyonel programların tamamı) sürekli güncellenmesi de eklenmektedir. Sadece şimdiye kadar satın alınmış olan uçaklar için bile İtalya’nın yaklaşık yarım milyar Euro harcaması gerekecektir. İtalya F-35’in sadece alıcısı değil, ikinci derece ortak olarak aynı zamanda üreticisidir de. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı’nın% 30’u ile ana hissedarı olduğu İtalya’nın en büyük askeri sanayi şirketi Leonardo (eski adı Finmeccanica) şirketi, İtalya ve Hollanda’ya verilecek avcı uçaklarının üretildiği Faco di Cameri tesisinde F-35’in montaj ve test hattını yönetmektedir.
Leonardo ayrıca, Foggia (Puglia), Nola (Campania) ve Venegono (Lombardya) tesislerinde üretilen malzemeleri kullanarak ABD’de monte edilen uçaklar için bütün kanatlar üretmektedir. ABD hükümeti Cameri tesisini gövdenin bakımı ve güncellenmesi için Avrupa’daki bölgesel merkez olarak seçti.
Faco fabrikası, çoğu güvencesiz olmak üzere, beklentinin altıda biri kadar, yaklaşık bin işçiyi istihdam etmektedir. Tesisin kurulması ve avcı uçaklarının satın alınması için gerçekleştirilecek harcamalar, F-35’in üretimi için İtalyan şirketlerinin imzaladığı kontratlarda belirtilen tutarın çok üzerindedir. Ve kazançların neredeyse tamamı özel şirketlerin kasasına giderken, harcamalar, İtalya’nın günlük 70 milyona ulaşan askeri harcama tutarını şişirerek devletin kasasından yapıldığını unutmamamız gerekir.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Cumhurbaşkanı Mattarella ve Başbakan Conte ile yaptığı görüşmelerde, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinin « NATO’nun ortak savunmasına yönelik harcamalarını arttırmaları » gerektiğini vurguladı. Hiç kuşku yok ki bu talep, özel toplantılarda, Pompeo tarafından diplomatik değil buyurucu tonlarda yapıldı. Kuşkusuz, Dışişleri Bakanlığı İtalya’yı « 5 büyük üs ve 50’den fazla küçük tesiste 30.000’den fazla Pentagon askerini ve çalışanını ağırladığı » için överken, Mike Pompeo, özel görüşmelerinde, İtalya’ya başka askeri üsler kurma talebinde bulundu (belki de ABD’nin İtalyan parmesan peynirine uygulanan vergilere yapılacak bir miktar indirim karşılığında).
Elbette, Pompeo’nun gizli gündeminde, mevcut B-61’lerin yerini alacak olan yeni ABD nükleer bombaları B61-12’nin İtalya’ya geliş tarihinin belirlenmesi de vardı.
İtalyan Hava Kuvvetleri’ne ait altı tanesi Ekim ayında NATO’dan topyekun harekat yeteneği sertifikası almış olan F-35A avcı bombardıman uçakları için özel tasarlanmış olan yeni bir nükleer silahtır bu.
Mike Pompeo, Roma’da sadece F-35 ve Parmesan gibi maddi şeylerle ilgilenmedi. 1 Ekim’de Vatikan’daki bir sempozyumda, Özgür toplumlarda insanlık onuru ve inanç konulu bir söylev verdi [1]: « ABD’nin Aziz Petrus’tan kısa bir süre sonra geldiğini ancak her zaman din özgürlüğünü » ve onunla birlikte « insanlık onurunu » koruduğunu söyledi; Çin, Küba, İran ve Suriye’yi bu özgürlükleri engellemekle suçladı. Büyük bir hac önünde sarf edilen sözler, CİA’nin başına geçtiği anda, Kongre’de « waterboarding’in (suda boğma simülakrı, su işkencesi) ve diğer ileri sorgulama önlemlerinin yeniden uygulanmasını » dikkate alacağını belirten bir azizin ağzından çıkmıştır.
No comments:
Post a Comment