The true origins of the two World Wars have been deleted from all our history books and replaced with mythology. Neither War was started (or desired) by Germany, but both at the instigation of a group of European Zionist Jews with the stated intent of the total destruction of Germany. The documentation is overwhelming and the evidence undeniable. (1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (9) (10) (11)
That history is being repeated today in a mass grooming of the Western world’s people (especially Americans) in preparation for World War III – which I believe is now imminent.
NATO
Savunma Bakanları (İtalya - Elisabetta Trenta,Türkiye
– Hulusi Akar), kanıt sunulmaksızın İNF anlaşmasını ihlal
etmekle suçlanan Rusya’ya karşı yeni « caydırıcı»önlemlerin alınmasını
onaylamak üzere 26 ve 27 Haziran tarihlerinde Brüksel’e çağrıldılar. İşin özünde, 2 Ağustos’ta anlaşmadan nihai olarak geri çekilen, Avrupa’da karada konuşlu, 80’li yıllardakine benzer (Pershing II
ve seyir füzeleri) ve 1987 yılında
devlet başkanları Gorbaçov ve Reagan arasında imzalanan
anlaşmayla imha edilen (Sovyetlerin SS-20’leriyle birlikte) orta menzilli
(500 ila 5 500 km arası) nükleer füzeler konuşlandırmaya
hazırlanan ABD’nin arkasında saf tutacaklardır.
AB
içerisinde gittikçe daha çok bölünen Avrupa’nın büyük güçleri, ortak stratejik
çıkarlarını desteklemek için ABD komutası altındaki NATO içerisinde yeniden
bütünleşmektedirler. Aynı Avrupa Birliği –ki 27 üyesinden 21’i İttifak’a dahildir (AB’den çıkan Birleşik Krallık’ın parçası olduğu gibi)– Birleşmiş Milletler’de,
Rusların İNF anlaşmasının muhafazasına yönelik önerisini reddetmiştir. Böylesine önemi bir sorun hakkında Avrupa kamuoyu, hükümetler
ve büyük
medyalar tarafından kasıtlı olarak
bilgisiz bırakılmıştır. Böylece bizi tehdit eden büyüyen
tehlikeyi algılayamamaktayız: bir gün nükleer silahların kullanımı noktasına
gelmemiz olasılığı artmaktadır.
ABD
Genelkurmay birleşik
Komitesi Başkanı yönetiminde
yazılan, ABD silahlı kuvvetlerinin son stratejik
belgesi Nuclear Operations (11 Haziran) bunu teyit etmektedir. « Nükleer
kuvvetlerin ABD’ye kendi ulusal hedeflerine ulaşma imkanı sağladığı» aşikar
olduğuna göre,
belge bu kuvvetlerin «çok çeşitli
rakiplere, tehditlere ve bağlamlara » göre « farklı, esnek ve uyarlanabilir » olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Rusya, düşük güce sahip tek bir nükleer silahın kullanımın dahi büyük ölçekte bir
nükleer çatışmaya yol açabileceği konusunda uyarıda bulunurken, ABD doktrini
tehlikeli bir « esneklik » kavramı temelinde hareket etmektedir.
Nükleer
silahlar bunun dışında ABD’ye, bu silahlara güvenerek « ABD’nin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi hedeflerine katılarak kendi nükleer silahlarına sahip olmaktan vazgeçen » müttefik
ve ortaklarına « güvence
verme » imkanı vermektedir.
Bu
arada belge « ABD ve seçilmiş bazı NATO müttefiklerinin, nükleer ya da konvansiyonel
silahlar taşıyabilecek
şekilde çifte
yetenekli uçakları muhafaza edeceklerine » işaret
etmektedir. Bu şekilde,
Avrupa Birliği’nin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasını ihlal eden, resmi olarak nükleer olmayan dört ülkesinin –İtalya,
Almanya, Belçika, Hollanda– ve Türkiye’nin, sadece ABD nükleer silahlarına (2020 yılından
itibaren daha da ölümcül olan
B61-21’lerle değiştirilecek
olan B61 bombaları) ev
sahipliği yaptıklarını değil, ama bunların
Pentagon komutası altındaki bir nükleer saldırı sırasında kullanılmaya hazır hale getirildiklerini de kabul
etmiş olmaktadır.
Bütün
bunlar, bize her gün, « güvenliğin » bizler, yani İtalyanlar ve Birliğin Avrupalıları için ne
kadar önemli olduğunu sürekli olarak yineleyen, hükümetler
ve parlamentolar, televizyon kanalları ve
gazetelerde, siyasetçilerin
ezici çoğunluğunun suç ortağı
sessizliği içerisinde
görmezden gelinmektedir. Bu « güvenlik », bize Avrupa’da başka nükleer silahlar
konuşlandıran ABD
tarafından temin edilmektedir.
No comments:
Post a Comment